Dinleme yeteneğinizi geliştirin
8-Mayıs-2009 Pek çoğumuz karşımızdakini dinlerken başka şeylerle ilgileniyoruz, onu önemsemiyoruz ya da dinlediğimizi hissettiremiyoruz. Ancak dinleme, iletişim kurmanın en önemli araçlarından biri.
Dinlemenin aslında ne kadar önemli olduğunu hiç düşündünüz mü? Uyumadığımız zamanın yüzde 80´ini iletişim kurarak, bunun yüzde 45´ini de başkalarını dinleyerek geçiriyoruz. Dinleme sizce nedir? Karşınızdaki konuşuğu sırada beklerken yaptığınız şey mi? Dinleme sessiz kalmak ve duymaktan çok öte bir şeydir. Dinleme konusunda uzman Dr. Lyman K Steil dinlemenin dört aşamadan olan bir süreç olduğunu söylüyor. Önce mesajı duyarız, yorumlarız, değerlendiririz ve cevap veririz.
Araştırmalar gösteriyor ki birçoğumuz söylenenlerin yaklaşık olarak yüzde 50´sini anlıyor, değerlendiriyor ve aklında tutuyor. İki gün sonra ise bunların sadece yarısını hatırlıyoruz. Yani sonuç olarak söylenenlerin sadece yüzde 25´ini idrak edip akılda tutuyoruz. İş yaşamında verimli dinlememe hem maddi hem manevi zararlara yol açabiliyor. Yanlış dinleme yüzünden kaybedilen zamanı ve tekrar yapılan işleri düşünün. İlişkide olduğumuz insanları verimli bir şekilde dinlememe ya da dinlemeyen insanlarla ilişkide olma, kişisel yaşamımızda da zararını görebileceğimiz bir durum. Hepimizin fikirlerimizi, ideallerimizi ve duygularımızı paylaşacak insanlara ihtiyacı vardır. Aksi taktirde yalnız ve izole edilmiş olduğumuzu hissetmeye başlarız. En iyi arkadaşlıkların temelinde iyi bir dinleyici olma yatar. Dinleyen insanlara daha fazla yakınlık duyarız çünkü onlar bizi dinler ve destekler. Neden dinlemiyoruz? Eğer karşımızdakini dinleme bu kadar önemliyse neden daha iyi dinleyiciler olamıyoruz? Dinleme zorluğu çekmenin altında yatan neden aslında fizyolojik. Dakikada 400-600 kelime dinleme kapasitesine sahipken konuşma kapasitemiz yaklaşık 125 kelime. Bu da bize karşımızdaki kişi konuşurken başka şeyler düşünme fırsatı veriyor. İyi bir dinleyici olmamamızın en önemli nedenlerinden biri de yetersiz eğitim. Okullarda çocuklara okuma, yazma ve konuşma öğretiyoruz. Yetişkinler hızlı okuma, topluluk önünde konuşma gibi kurslara katılıyorlar. İletişimi artırmak için yaptığımız bunca çabanın yanında, iletişimin en önemli unsurlarından biri olan dinlemeyi nedense unutuyoruz.
Başka
bir neden de karşımızdakinin beklentisini yanlış anlamamızdan
kaynaklanıyor olabilir. Bazen karşımızdakini dinlemek istemeyiz çünkü
problemlerini çözmemizi istediklerini zannederiz. Elbette ki bunun
geçerli olduğu durumlar da vardır. Yakın çevreniz maddi ya da manevi
problemlerinde sizden yardım isteyebilirler. Ya da işyerindeki çalışma
arkadaşınız onu desteklemenizi isteyebilir. Ancak genelde insanlar
sadece fikirlerini ve duygularınız bizimle paylaşmak isterler. Tek
istedikleri onları anlamamızı ve neler yaşaklarını bilmemizdir. Ünlü
yazar ve psikolog Leo Buscaglia, bu durumu şu cümlesiyle açıklar: “Beni
dinlemeni istediğimde, bana öğüt vermeye başlıyorsun, senden
istediğimi yapmamış oluyorsun.” Bazen insanlar sadece onu dinlememizi
isterler, fazlasını değil. Kendimizi karşımızdakinin yerine koyarak
onun neler hissettiğini anlamak empati göstererek dinleme olarak
bilinir. Karşımızdakinin ne hissettiği hakkında düşündüklerimizi
söylemek onu dinlediğimizi ve anladığımızı gösterir. İşinde terfi alan
çalışma arkadaşınıza “Çok heyecanlı olmalısın” demeniz gibi… Dinleme
stilinizi çeşitlendirin İyi bir dinleyici olmadan önce esnek bir
dinleyici olmanız gerekiyor. Başka bir deyişle konuşmacıya, konuya ve
duruma göre değişik dinleme tarzlarının olması çok önemli.
Dinleme
nedeniniz nedir? Nedeniniz dinleme tarzınızı da belirleyecektir. Zevk
için mi, fikir alışverişi için mi, bilgileri değerlendirmek için mi
yoksa empati göstermek için mi dinliyorsunuz? Bunlar dinlemenin dört
ana nedenidir.
İşinizle
ilgili bir semineri televizyonda seyrettiğiniz bir show programını
izler gibi seyrediyorsanız, o seminerden fazla yarar
sağlayamayabilirsiniz. Aynı şekilde pahalı bir satın alma için satış
elemanını, arkadaşınızın problemleriniz dinler gibi dinlemezsiniz. Siz
nasıl bir dinleyicisiniz? Dinleme alışkanlıklarınıza bir göz atmak iyi
bir dinleyici olmanın ilk adımıdır. Birçoğumuz dinlerken pek çok hata
yapıyoruz. Bu nedenle aşağıdaki hatalardan birçoğunu kendinizde
görürseniz şaşırmayın. Taraflı dinleyici Taraflı dinleyici aslında
dinlemez. Sadece susmuştur ve ne söyleyeceğini düşünüyordur. Karşı
taraf ne derse desin onun kafasında söyleyecekleri bellidir, sadece
onları toparlamaya çalışıyordur. Bazen taraf tutma önyargıya
dönüşebilir. Sırf karşımızdakini yaşı, aksanı, mesleği ya da pozisyonu
nedeniyle dinlemiyor olabiliriz. Kendinize önyargılarınızın dinlemenizi
etkileyip etkilemediğini sorun. Herkese karşı adil olmalı,
önyargılarınızın karşınızdakini dinlemenizi etkilemesine izin
vermemelisiniz. Kafası dağınık dinleyici Hepimiz değişik zamanlarda bu
kategoriye gireriz. Kafası dağınık dinleyiciler, iç ve dış etkenlerin
araya girip karşısındakini dinlemesine engel olmasına izin verirler.
Ancak iyi bir dinleyici önce kendini hazırlar ve konuşmacının
söylediklerine odaklanır, dinlemeye engel olacak herhangi bir şeyin
konuyu bölmesine izin vermez. Eğer böyle bir ortam mümkün değilse,
konuşmayı başka bir zamana ertelemelisiniz, böylece karşınızdaki sadece
kendisine yöneltilecek, gereken ilgiyi almış olur. Dinlemeyi
engelleyen dış bir etkense, bunu halletmek iç etkene göre daha
kolaydır. Konuşmayı bölecek ortamdan uzaklaşarak sessiz bir odaya
geçerseniz kolayca bu problemi halletmiş olursunuz. Sabırsız Dinleyici
Bu tür dinleyiciler genellikle karşısındakinin sözünü durmadan kesen,
söyleyeceklerini tamamlamalarına izin vermeyen dinleyici türüdür. Bu
tarz bir dinlemeyi alışkanlık haline getirmek çok kolaydır. Eğer
insanların yavaş konuşmaları sizi çok fazla rahatsız ediyorsa, siz de
büyük ihtimalle sabırsız bir dinleyicisiniz demektir. Sabırlı bir
dinleyici olmak istiyorsanız, karşınızdakinin söylediklerini bölmemeye
çalışın. İlk başlarda çok zor gelebilir, ancak iletişimin daha verimli
olduğunu göreceksiniz. Unutmayın, siz insanlara bu nezaketi
gösterirseniz onlar da sizi dinleyeceklerdir. Pasif Dinleyici Pasif
dinleyici dinlemenin aktif bir süreç olduğunun farkında değildir. Böyle
bir dinleyiciyle karşı karşıyaysak, onun söylediklerimizi anlayıp
anlamadığından hiçbir zaman emin olamayız. Çünkü söylediklerimiz
konusunda ya hiç ya da çok az yorum veya geribildirim alırız. Bu da
birçok iletişim problemine yol açabilir. Pasif dinleyiciyle telefon
konuşması, yüz yüze konuşmadan daha da zordur. Genellikle
söylediklerinizden sonra derin bir sessizlik olur. Eğer telefonda
konuşurken, karşı taraftaki “Orada mısın?” diye soruyorsa iletişiminizde
problem var ve dinlediğinizi karşı tarafa hissettiremiyorsunuz
demektir.
Eğer
pasif dinleyici olma eğiliminiz varsa, karşınızdakine daha fazla
dinlediğinizi gösterin ve söylediklerine cevap vermeye çalışın. Yüz
yüze konuşmalarda, hafifçe öne eğilin, göz kontağı kurun, gerektiği
yerde başınızı sallayarak onaylayın ve gülümseyin. Hem yüz yüze
konuşmada hem telefon konuşmanızda, ara sıra konuşulanları
dinlediğinizi gösterecek onaylama kelimeleri kullanın. Dinleme
yeteneğiniz gelişmiş mi? Dinleme yeteneğinizin biraz gelişmesi
gerektiğini düşünüyor olabilirsiniz. Bu alışkanlıklarınızı bir gecede
değiştiremeyeceğiniz için, daha iyi bir dinleyici olmak istiyorsanız
hayatınız boyunca biraz çaba göstermelisiniz.
Unutmayın ki, dinleme, önemli bir iletişim aracıdır. Hiçbirimiz mükemmel bir dinleyici olamasak da, dinleme yeteneğimizi olabildiğince geliştirebiliriz.